C-300/21 – Österreichische Post/UI - Karar Özeti
Soru: GVKT hükümlerine aykırılık başlı başına tazminata hükmedilebilmesi için yeterli midir? Yoksa (maddi ya da manevi) zararın varlığı şartı da aranacak mıdır?
İlgili hükümler: GVKT Art. 82
Özet: Tazminat sorumluluğunun doğması için hukuka aykırı bir fiilin zarara sebebiyet vermiş olması ve fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Her türlü olumsuz duygu/düşünce/hissiyat zarar teşkil etmez. Üye ülkeler tazminat hesaplamaması yaparken denklik ve işlevsellik ilkelerini dikkate almalıdır.
1. Tazminat talebi için zararın ispatı zorunlu mu?
Zarar kavramının üye ülkelerdeki farklı yorumlardan bağımsız, özerk (otonom) yorumlanması gerekir. Birlik hukukunda tazminattan bahis açabilmek için üç şartın mevcudiyeti gereklidir: 1) Hukuka aykırılık, 2) Zarar ve 3) Aykırılık ile zarar arasında illiyet bağı.
Art. 82 hükmünün lafzına bakıldığında “zarar” kavramının açıkça zikredildiği görülüyor. Ayrıca Dibace 75, 85 ve 146’ya göre de tazminat talebi bakımından zararın varlığı zorunludur.
Kaldı ki tazminatın cezalandırma amacı dikkate alındığında zarar şartının aranması gerekecektir.
2. Zararın belirli bir eşiği aşması zorunlu mu?
Gerek GVKT’nin lafzı, gerekse tazminat hakkının amacı dikkate alındığında şematik bir yaklaşım söz konusu değil. Her ne kadar olumsuz duygusal tepkiler bir zararın kabulü için yeterli olmasa da, ancak belirli bir yoğunluktan sonra tazminatın söz konusu olabileceği gibi şematik bir yaklaşım da söz konusu olmayacaktır. Dolayısıyla somut olay nezdinde bir değerlendirme yapmak gerekecektir.
3. Tazminatın belirlenmesinde nelere dikkat edilmeli? Ulusal tazminat hesaplama yöntemleri dikkate alınabilir mi?
İç hukukta öngörülen hak arama yollarından istifade edilecek; lakin üye ülke mahkemeleri tazminatı belirlerken Birlik hukukunda büyük önem arz eden iki ilkeyi dikkate almak zorunda: 1) denklik ilkesi ile 2) işlevsellik ilkesi.
Denklik ilkesine göre tazminat, zararın denkleştirilmesi açısından yeterli olmalıdır. Bir diğer ifade ile tazminat, meydana gelen zararı karşılamak için yeterli olmalıdır.
Diğer taraftan işlevsellik ilkesine göre tazminata hükmedilirken Birlik mevzuatının işlevselliği de dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla Birlik normlarının iç hukuka işlevsel bir şekilde yansıtılması aşamasında tazminat miktarı önem kazanacaktır. Tazminat miktarı çok düşük olduğu takdirde tazminat yükümlüsü veri sorumlusu, Tüzükten kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirme noktasında daha “rahat” davranabilecektir. Bu durum ise Tüzük hükümlerinin icrası noktasında işlevsellik açısından ciddi bir sorun oluşturacaktır. Bu sebeple tazminat miktarının, Genel Veri Koruma Tüzüğünde öngörülen amaçlar dikkate alınarak hesaplanması gerekecektir.
Türk Hukuku Açısından Çıkarımlar
Kişisel verilerin korunması, 6698 sayılı Kanun ile birlikte regüle bir sektör halini almıştır. Bu sektörün iki yaptırım ayağı bulunmaktadır: 1) İdari yaptırımlar (KVKK tarafından kesilen para cezaları ile savcılıklar ve ceza mahkemelerince gerçekleştirilen soruşturma, kovuşturma ve yargılama süreçleri) 2) Hukuk mahkemeleri nezdinde görülecek olan tazminat davaları. Her ne kadar idari yaptırımlar neredeyse 6 Milyon TL’ye ulaşmış olsa da, özellikle büyük ölçekli şirketler açısından gerçekten de caydırıcı niteliği haiz değildir. Hal böyle olunca özel hukuk boyutu daha da önem kazanmaktadır. Bu kapsamda Türk hukukunda da veri ihlallerine dayalı maddi ve özellikle manevi tazminat taleplerinin, 6698 sayılı Kanun’un amacı doğrultusunda dikkate alınmasında fayda olacaktır.